2Rize University Faculty of Medicine, Department of Psychiatry, Assoc. Dr. Psychiatrist
Abstract
The frequency of eating disorders has been increased over the course of last 50 years. Its history reveals that different forms of eating disorders have actually been existed for a long period of time but the most recognized eating disorders like Anorexia Nervosa and Bulimia Nervosa have only recently been included to the official classification systems. It is being argued that biological genetic load and hypothalamic neuromediator factors are the main causes for the etiology of eating disorders, which may cause appearance of several physical symptoms, have a poor prognosis, have a high risk of recurrence, and have a high rate of fatality among psychiatric disorders. Among psychological factors, the emphasis is on family structure and the patient-family relations, and it’s being claimed that the form of the relation that the patient has with his/her parents is effective on eating disorders. It’s expressed that the families of patients with eating disorders are less emphatic, less supportive and have higher expectations. Furthermore, findings reveal that more cases of familial problems and fights, depression, anxiety, alcoholism and any kind of eating disorder are being encountered within the families of patients with eating disorders. In this study the literature on the relationship between eating disorder and family structure has been reviewed.
2Rize Üniversitesi Tıp Fakültesi, Psikiyatri Anabilim Dalı, Doç. Dr. Psikiyatr
Yeme bozuklukları sıklığı son 50 yılda artış göstermektedir. Tarihçesine bakıldığında, değişik şekillerdeki yeme bozukluklarının aslında uzun yıllar öncesinden beri var oldukları, ancak en çok bilinen yeme bozuklukları olan Anoreksiya Nervoza ve Bulimia Nervozanın resmi sınıflandırma sistemlerine daha yakın tarihlerde girmiş oldukları görülmektedir. Çok sayıda bedensel belirtinin ortaya çıkmasına neden olabilen, iyileşme ve sağaltımı güç, depreşme riski yüksek, psikiyatrik bozukluklar arasında ölüm oranı yüksek yeme bozukluklarının etiyolojisinde biyolojik açıdan genetik yük ve başta hipotalamik nöromediatör faktörlerin etkisi öne sürülmektedir. Psikolojik etkenler arasında ise, aile yapısı, hasta ile ailesi arasındaki ilişkiler üzerine durulmakta ve bireyin anne-babası ile kurduğu ilişki biçiminin yeme bozuklukları üzerinde etkili olduğu bildirilmektedir. Yeme bozukluğu olan hastaların ailelerinin daha az empatik, daha az destekleyici ve daha yüksek başarı beklentisi içinde oldukları belirtilmektedir. Ayrıca yeme bozukluğu olan hastaların ailelerinde aile içi sorunlar ve tartışmalara, depresyon, anksiyete, alkolizm ve herhangi bir yeme bozukluğuna daha çok rastlanmaktadır. Bu çalışmada yeme bozukluğu ile aile yapısı arasındaki ilişki literatür bulguları ile gözden geçirilmiştir.